Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | pürüzsüz ve parlak | satiny adj. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yüzeyini pürüzsüz ve parlak hale getirmek | glaze v. |
Idioms | ||
Idioms | pürüzsüz ve parlak bir yüzeye sahip olana kadar | to a polish adv. |
Textile | ||
Textile | kumaşta çeşitli kimyasalların kullanımı ile elde edilen pürüzsüz ve parlak doku | glaze n. |
Textile | parlak ve pürüzsüz bir pamuklu ürün formu | satin jean n. |
Marine Biology | ||
Marine Biology | filipinler'deki sularda yaşayan, iç kısmı pürüzsüz yarı saydam ve parlak olan çift kabuklu yumuşakça | capiz (placuna placenta) n. |
Botanic | ||
Botanic | parlak ve pürüzsüz yaprakları, küçük kahverengimsi yeşil yaprakları ve küçük kırmızı yemişleri olan çalımsı bir asya ağacı | maire (mida myrtifolia) n. |
Botanic | güney florida ve batı hint adaları'na özgü, pürüzsüz ve oval yapraklı, parlak kırmızı meyveli bir çalı veya küçük ağaç | torrubia longifolia n. |